Utanıyorum;
Filistin’de, Gazze’de canını veren binleri, onların arkasından gözyaşı döken milyonları gördükten sonra, burada futbolu konuşmak, ondan söz etmekten utanıyorum.
Sıkılıyorum;
Bırakın evlerine ekmek götürmeyi, ekmeği götürebilecek evleri bile bulunmayan kişileri gördükçe, Galatasaray-Beşiktaş derbisinin, ne getirip ne götüreceğini konuşmaktan sıkılıyorum.
Şaşırıyorum;
İnsanlık tarihinin en acı dramlarından biri yaşanırken; Almanya’daki, Fransa’daki, İngiltere’deki futbol kulüplerinin hala bunu “Hak arama mücadelesi” olarak görmesinden ve buna tepki gösteren futbolcularını çöpe atmak istemesine şaşırıyorum.
Yanıyorum;
Barış ve mutluluk içerisinde yaşamak varken, bir avuç toprak, bir gram servet için; her şeyin göz ardı edilmesine yanıyorum.
Biliyorum;
Türk sporundakilerin ve hangi milletten olursa olsun, Türkiye’deki sporcuların, Filistin’deki zulme karşı ortak hareket edeceğini, bunun bir din farklılığı değil, insanlık sorunu olduğundan hareketle topluca karşı çıkacaklarını biliyorum.
Güveniyorum;
Dil-din-ırk ve her ne ayrımcılık olursa olsun, bir gün son bulacağını, “Olimpizm ve fair play ruhu”nun bunlara karşı çıkacağını, en azından bu ruhu taşıyanların tek yürekle gerekeni yapacağına güveniyorum.
İnanıyorum;
Elbet bir gün gelecek, bu yaşananlar bir son bulacak ve yeniden “sevgi iklimi”yle baharlar gelecek. Tez olmasa da, geçeceğine inanıyorum.
Ve inanıyorum ki, insanlık hala insanlığını yitirmedi.
**************************************
Aklımdaki deli sorular
Galatasaray Sportif AŞ Başkanvekili Erden Timur, “örgütlü yapı” diyerek, Fenerbahçe’ye ağır bir itham bombası attı. Her zaman söylenilen, paralı sosyal medya leşkerlerinden dert yandı. Ardından da, “futbolda temiz eller operasyonu”nun başlaması için, tam anlamıyla davet yaptı.
Tamam da, “Temiz eller” için ne yapılmalı? Önce eller yıkanmalı!
Sen, ben, o, siz, biz, onlar… Bu, herkes için olmalı…
Neyse, dönelim Galatasaray’a… Eğer Erden Timur ile röportaj yapan ben olsaydım, sorularım geçen yıla kadar uzanmazdı. Hele, “Hangi bilgileri vereceksiniz?” diye hiç sormazdım. Şampiyonluğun üzerinden 4-5 ay geçmiş, o süreçte hala susmuşsa ve bugün konuşmaya karar vermişse, -meslek gereği- altındakini arardım. Malum, gazetecilik=şüphecilik…
Ve başlardım Galatasaray’ın yetkin yöneticisine Galatasaray’ı sormaya…
* Galatasaray Spor Kulübü’nün genel kurulunda, -bakın Sportif AŞ Genel Kurulu demiyorum- kulüp genel kurulunda, mali sunumu siz yaptınız. Kulübün yönetiminde bunu yapabilecek bir yönetici yok muydu?
* Son konuşmanızda, “(Neler yaptığım) söylenmeyince gücüme gidiyor” dediğiniz bir bölüm var. “Kombine ve bilet kısmıyla ilgilendim… Florya projesinin tüm proje süreciyle ilgileniyorum… Kemerburgaz projesinin tüm inşaat işlerini yapıyorum… Galatasaray Adası’nın tüm inşaat işlerini yapıyorum… Mecidiyeköy projesinin başından sonuna ilgilendim… Sportif AŞ’nin banka ilişkileri, nakit akışı ilişkilerini Dursun başkanımızla birlikte çalışıyorum” demiştiniz. Galatasaray Yönetimi’nde görev paylaşımı yok mu? Ya da şöyle diyeyim; bunları başarabilecek, sizin gibi dışarıdan destekleyecek bir üye yok mu?
* Galatasaray’da bir grup, (herhalde duymuşunuzdur) sizden oldukça rahatsız… “Ne oldu? Sadece bir şampiyonluk geldi. Dünya yıldızları sadece bugün mü buradalar. Ünal Aysal da getirmedi mi? Drogba’lar, Sneijder’lar ne çabuk unutuldu” diyorlar. Onlar diyorlar da siz ne diyeceksiniz?
* Hakim Ziyech’in Galatasaray’a transferi öncesinde Al Nassr, sakatlığını gerekçe göstererek, oyuncudan vazgeçmişti. Siz mi haklısınız, onlar mı?
* Icardi’yi geçen sezon 750 bin euroya oynattığınızı söylemiştiniz. Ancak sermaye artırımıyla ilgili izahnamede, Paris Saint Germain’e fatura kestiğiniz belirtiliyor. Fransızlardan parayı alıp, siz vermediniz mi? Vergiyi hiç dillendirmiyoruz ama, böyle bir yüksek meblağın vergisini kim ödedi?
* Riva büyük gelir getirdi, ama gitti. Mecidiyeköy’ün getirisi yüksekti, gitti. Florya’nın da inşaat sonrasında satılacağı belirtiliyor. Elde ne kaldı?
* Divan Kurulu’nda, sizin söylediğiniz 218 milyon euroluk gelirin bilançolarda görünmediği ısrarla söylendi. Bilanço dışındaki gelirler hangi kalemde?
************************
Şenol Güneş’ten kopamıyorsunuz!
Beşiktaş, bu ayın başlarında hem Teknik Direktör Şenol Güneş ile yollarını ayırdı hem de olağanüstü genel kurul kararı aldı. 6 Ekim’deki bu karar sonrasında, neredeyse iki hafta oldu, tık yok.
Siyah-beyazlı yönetim, 13 günlük süreçte, henüz kongre tarihini açıklamadı. Belli ki birtakım hesaplar bunda rol oynadı, oynamaya devam ediyor. Ama ya Güneş?
Şenol Güneş’in sözleşmesi hala feshedildiği açıklanmadı. Aradan geçen bu kadar süre içerisinde, bir ayrılık resmiyet kazanmadıysa, insanın aklına iki ihtimal geliyor. Birincisi; ya Şenol Güneş ile para konusunda anlaşamadılar ya da iki taraf da el sıkıştı, “Yeni bir isim gelinceye kadar, vekil Burak Yılmaz’ın böyle bir yetkinliği olmadığı için prolisanslı hoca aramayalım” diyerek, diplomasını Beşiktaş’ta bıraktı.
Bakalım, spor dünyası bu, kokusu çabuk çıkar.